Yazı Hayatı ve Eserleri

Eserleri
Eserleri

Ken’ân Rifâî yazı hayatına çok genç yaşta, Galatasaray’dan mezun olduğu ilk yıllarda girmiştir. Çalışmaya başlamasıyla birlikte, görevleri nedeniyle eser neşretme faaliyetine bir müddet ara vermiştir. Bu sıralarda Tercümân-ı Hakîkat gazetesinde, pedagoji üzerine yazılar yazmış, şiirler kaleme almış ve çeşitli tercümeler yapmıştır. Bu alanda en verimli dönemi, İstanbul’a yerleşerek tekke şeyhliğinde bulunduğu zamanlar ve sonrasıdır.

Yayımlanan Eserleri

Muktezâ-yı Hayât (İstanbul, 1891)

Orta öğretim seviyesinde, bu alanda gördüğü birtakım eksiklikleri gidermek ve “sübyân-ı vatana bir hediye olmak üzere” kaleme aldığı eserdir.

Rehber-i Sâlikîn (İstanbul, 1909)

Tarîkat usûl ve adâbını anlatan bu eser, tasavvufî meseleleri tertip içerisinde ortaya koyan ilk Türkçe kitaplardan biri olarak dikkat çekmektedir.

Eser, genel bir seyrüsülûk bilgisi verirken özellikle Rifâî usûlüyle mânevî seyrine devam eden sâliklere, bu yolda rehberlik etmeyi hedeflemiştir.

Tuhfe-i Ken’ân (İstanbul, 1910)

Medîne’de bulunduğu dönemde ve Resûlullah’ın (s.a.v.) mânevî huzûrunda iken kaleme alınan bu eserde Hazret-i Peygamber’in yaklaşık üç yüz kırk kadar hadisinden çıkarılan mânâların nazmen tercümesi ve şerhleri yer almaktadır. Ayrıca Resûlullah hakkında yazılmış Arapça bir şiir olan İmam Bûsîrî’nin Kasîde-i Bürde’si yine nazım olarak çevrilmiş ve eserde yer almıştır. Son bölümde ise Şeyh Abdülkādir-i Geylânî’ye ait dualar, naat ve ilâhiler bulunmaktadır.

Seyyid Ahmed er-Rifâî (İstanbul, 1922)

Yayımlandığı tarihte, konusunda yazılmış en kapsamlı çalışma olarak dikkat çekmiştir. Ahmed er-Rifâî Hazretleri ile ilgili konular çeşitli başlıklar altında işlenmiştir. Bu eser dâhilinde ortaya çıkan Ahmed er-Rifâî portresinin, Ken’ân Rifâî’nin önem verdiği tasavvufî meseleler etrafında şekillendiğini söylemek mümkündür.

Mesnevî Hatıraları (İstanbul, 1952)

Ken’ân Rifâî’nin 1908-1925 yılları arasında Ümmü Ken’ân Dergâhı’nda gerçekleştirdiği Mesnevî şerhleri esnâsında, oğlu Kâzım Büyükaksoy tarafından tutulan notlardan yapılan derlemedir.

Şerhli Mesnevî-i Şerif (İstanbul, 1973)

Ken’ân Rifâî’nin, Mesnevî’nin birinci cildi üzerine şerhlerine dair notların derlenmesinden oluşan kitaptır. Ziya Cemal Büyükaksoy, Semiha Cemâl ve Sâmiha Ayverdi’nin tuttuğu notların karşılaştırılması ve bir heyet tarafından tetkik edilmesi ile yayıma hazırlanmıştır.

Sohbetler (İstanbul, 1991)

Ken’ân Rifâî’nin sohbetlerinden notların derlenmesiyle oluşmuştur. Sâmiha Ayverdi tarafından yayıma hazırlanan bu eser, Ken’ân Rifâî’nin eğitim ve terbiye metotlarını incelemek isteyenler için oldukça zengin içeriğe sahiptir. Tasavvufî görüşlerinin ayrıntılarını görmeye imkân verdiği kadar, şeyhin fikrî ve mânevî cephesine nüfuz etmeyi de sağlamaktadır.

Eserleri
Eserleri

Yayımlanmamış Eserleri

Kırk Derste Arapça

1901 tarihinde Medîne’de bulunduğu sırada kaleme aldığı bu eser, kırk bölümden oluşmaktadır. O dönemde medrese eğitiminin en çok eleştirilen kısımlarından biri, yıllarca devam eden Arapça derslerine rağmen, kullanılan metodun talebelerin Arapça yazma ve konuşmasını temin etmede yetersiz kalmasıdır. Bu eser ile Ken’ân Rifâî, Türk insanının Arapça öğrenme ve konuşma zorluğunu aşmasına yardımcı olmayı amaçlamıştır.

Dünyanın Inkılâbı

Yazarı Monde Camilla Flammarion olan La Fin du isimli roman, Ken’ân Rifâî tarafından Fransızcadan Türkçeye, Dünyanın Inkılâbı ismi ile çevrilmiştir. Bilim kurgu romanı olan eserin konusu; dünyanın sonunun şaşırtıcı ve unutulmaz bir tasavvuru, neredeyse geleceğin destansı bir tarihidir.

Ken’ân Rifâî, gökbilimci olan Camilla Flammarion’u inanç sahibi bir bilim adamı olarak görmektedir. Rifâî’nin bu çeviriyle Türk insanını pozitivizm karşısında sağlam duruşa sahip olan Batılı bir yazar ile tanıştırmayı hedeflediği söylenebilir.

Mesnevî Sohbetleri

Kendilerinin Mesnevî’nin II. ve III. ciltlerine dair şerhlerinde, öğrencileri Nazlı Hanım, İfakat Hanım ve kesin olmamakla beraber Semiha Cemâl Hanım tarafından tutulmuş notlarından oluşan bir eserdir.

Eserleri
Eserleri

Şairliği ve Mûsıkî Yönü

Ken’ân Rifâî Hz. her ehlullah gibi, içinde coşan, kaba sığmaz mânâ pınarından, önce kendini sonra da içinde bulunduğu coğrafyayı, farklı vesîlelerle faydalandırmış ve faydalandırmaktadır. Edebiyat, mûsıkî, şiir, sohbet, zikir suretlerinde, insan ruhuna hitap eden sanatları kullanmış ve bu yolla içindeki pınardan etrafını beslemiştir. Çok kültürlü bir ortam olan Osmanlı coğrafyası içinde, farklı kültürleri de yaşayan, gerçekleyen Ken’ân Rifâî Hazretleri hem tekke mûsıkîsi hem klâsik müziğimiz ve hem de batı mûsıkîsi konularında, eserleriyle, taşıdığı mânâyı aktarmıştır. Ney, keman ve piyano çaldığını bildiğimiz Ken’ân Rifâî’nin yazdığı yüzlerce tasavvufî şiir, kendi devrinde ve hâlen günümüzde bestelenmekte, icrâ edilmektedir. Öğrencilerinden Zakirbaşı İzzettin Hümâyî Bey, Ümmü Ken’ân Dergâhı Neyzenbaşısı Necip Dede, Muallim Kâzım Bey ve devrimizde, Cinuçen Tanrıkorur, Yusuf Ömürlü, Mehmet Kemiksiz, Tekin Uğurel, Hâlil Çay, Neyzen Mustafa Hakan Alvan, Neyzen Doğan Ergin gibi çok sayıda bestekâr, eserlerini bestelemiş ve Ken’ân Rifâî de kendi şiirlerinden besteler vücûda getirmiştir. Çok kullanılan, Uşşak, Hüseynî, Acemâşiran, Hicaz, Nihavend, Segâh, Hüzzam gibi makamlardan besteleri olsa da nâdîde diyebileceğimiz Büzürg, Dügâh, Şeref-i Hamîdî, Ferahfezâ, Ferahnâk Aşiran, Rast-ı Cedîd gibi özel makamlardan da ilâhîleri mevcuttur. Ayrıca, pek bulunmayan meselâ Hz. Hatîce annemize medhiyeleri gibi besteler de Hazret’in öne çıkan husûsiyetlerindendir.

Kaleme aldığı ilâhî ve manzûmelerin toplamı 134’tür. Bunlardan 74 tanesi, 28 farklı makamda bestelenmiş ve İlâhiyât-ı Ken’ân adıyla neşredilmiştir.

İlâhiyât-ı Ken’ân (İstanbul, 1923)

Ken’ân Rifâî’nin kaleme aldığı bütün ilâhî ve manzûmeler, bu çalışmada toplanmıştır. Mersiye, methiye, münâcat ve naat türünde eserleri ihtivâ etmektedir. Geleneksel dîvanlardan farklı olarak, İlâhiyât-ı Ken’ân’da şiirlere isimler verilmiştir. Unutulmaya yüz tutmuş bazı makamlar da eserde yer almaktadır. Mesnevî’nin manzum bir Kur’ân tefsîri, Niyâzî-i Mısrî Divânı’nın ise Mesnevî’nin özü olduğunu hatırlatan Rifâî, “Biz de onun lübb’ünü İlâhiyât-ı Ken’ân’da yaptık.” şeklindeki ifadesiyle eser hakkında kendi kanaatini ortaya koyar.

Eserleri
Eserleri

Ümmü Ken’ân Dergâhı, 1908-1925 seneleri arasında faaliyet gösteren ve devrinin irfan ocaklarından olan bir kurum halinde vücut bulmuştur. Her dergâhın mukabele geceleri olduğu gibi, bu kudsî mekânda da cuma geceleri (perşembeyi cumaya bağlayan geceler) mukabele, zikir, burhan merâsimleri icrâ edilmiştir. Burada Zâkirbaşı Yaşar Efendi tarafından gerçekleştirilen zikir açılışlarının, hiçbir dergâhta olmadığı kadar sanatlı ve kudretli olduğu, son devrin kültürel mirasçılarından ve “son zakirbaşı” olarak adlandırılan Zikir Reisi, Zâkirbaşı Salâhî Dede tarafından aktarılmıştır.

Medîne-i Münevvere’de kendi talebelerine sevdirmek için, Kasîde-i Bürde’nin Rast makamındaki bestesini, piyano ile öğrettiği de hatıralarında geçmektedir. Ken’ân Rifâî’nin tek oğlu olan ve saray tavrı mevlid icrasının son temsilcisi Hafız Mevlidhan Kâzım Büyükaksoy’un, devrin en meşhur gazel ve kasidehanlarından Hafız Sâmi’den ders aldığı ve kendisinin dergâha geldiği bilinmektedir. Yine bu dergâhtan yetişen İzzetin Hümâyî Bey, Yusuf Ömürlü, Muallim Kâzım Uz, Salâhî Dede gibi muhterem zatlar hakkında incelemelerin bulunduğu yüksek lisans ve doktora tezleri de mevcuttur. Sanatın her dalında gerek kendine gerekse öğrencilerine ait çok sayıda eser bulunan Ken’ân Rifâî’nin bereketi, madden ve mânen devam etmektedir.

Açık: Perşembe 09.00 – 14.00

Bebek Mah, Nef Bebeköy Sitesi, Bebeköy Sokak, 1J
Beşiktaş, İstanbul 34342

nefkrcenter@nefvakfi.org