Asr-ı Saadet

Hz. Peygamber a.s. Dönemi; 571-632

Hz. Peygamber’in (a.s.) yaşadığı devri (571-632) ifade için kullanılan “asr-ı saâdet”, adı konmamış olmakla birlikte tasavvuf hayatının başladığı dönem olarak kabul edilir. Nitekim Resûl-i Ekrem’in vahye hazırlık için birkaç yıl öncesinden Hıra mağarasına çekilerek (halvet), ibadet ve tefekkürle meşgul olduğu, vahiy sonrasında ise günlük birtakım duâ, ibadet ve zikirleri gerçekleştirdiği bilinmektedir. Diğer yandan, âhirete yönelmek için dünyaya ilgi göstermemek anlamına gelen zühd, Hz. Peygamber’in ömrü boyunca benimsediği bir hayat tarzı olmuştur. Onun ve ashâbının yaptığı duâlar, zikirler ve tesbihler, daha sonra tasavvuf ehli tarafından derlenerek günlük virdler (evrâd), duâlar ve zikirler şeklinde asırlar boyu okunagelmiştir.

Vahiy Öncesi
Vahiy Öncesi

HALVET / TEFEKKÜR

Vahiy öncesinde Hz. Peygamber (a.s.) toplumun içinde bulunduğu kötü ortamdan uzaklaşarak sakin bir mekânda Allah’ı tefekkür etmek maksadıyla zaman zaman Hıra mağarasında halvete çekilmeye başlamıştır. İslâm tarihinde bazı zâhid ve sûfîler hem Resûl-i Ekrem’in bu sünnetine uymak hem de din ve ahlâk dışı davranışların yaygınlaşması, zulüm ve haksızlıkların artması gibi olumsuz gelişmelere karşı verdikleri mücadelenin başarıya ulaşamayacağı kanaatine vardıklarında, hiç değilse kendilerini kurtarmak ve daha fazla günaha girmemek için bir köşeye çekilmeyi, zorunluluk bulunmadıkça toplum arasına girmemeyi tercih etmişlerdir.
Vahiy Sonrası
Vahiy Sonrası

Suffe Ashâbı

Hz. Peygamber tarafından Medîne’de Mescid-i Nebevî’nin bitişiğinde yoksul sahâbîlerin barınması için yaptırılan ve giderek bir eğitim kurumu hâline gelen gölgeliğe “Suffe” denilmiş, burada kalanlar da “Suffe ashâbı” diye anılmıştır. Suffe’nin tasavvuf hayatının nüvesini teşkil ettiği ve ilk dönem zühd hareketlerinin Suffe ashâbı ile başladığı kabul edilmektedir.
Vahiy Sonrası
Vahiy Sonrası

Abâ/Hırka/Sûf

Hz. Peygamber’in hırka giymesi, Ehl-i beyt’ini abâsı altına alması, şair Kâ‘b b. Züheyr’e hırkasını vermesi, hırka giymenin tasavvuf âdâbı içinde yer almasının temelini oluşturmuştur. Tasavvuf ehli abâ yerine sûf kelimesini de kullanmış, bu sebeple abâ daha sonraları “sûfîlerin hırkası” şeklinde tarif edilmiştir. Hicrî I (VII) ve II. (VIII.) yüzyıllarda yaşamış olan bazı zâhidler yün ve çuhadan yapılan, “abâ” veya “sûf” denilen kalın ve kaba elbiseler giymeye başlamışlardı. Bu onların dünyaya önem vermedikleri, nefislerinin rahatını düşünmedikleri ve gösterişten kaçındıkları anlamına geliyordu. Giydikleri elbise yünden (sûf) yapıldığı için genellikle “sûfî” ve “tasavvuf” kelimelerinin bu kökten geldiği kabul edilir.

Açık: Perşembe 09.00 – 14.00

Bebek Mah, Nef Bebeköy Sitesi, Bebeköy Sokak, 1J
Beşiktaş, İstanbul 34342

nefkrcenter@nefvakfi.org