Mevleviyye

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’ye (ö. 672/1273) nisbet edilen tarîkat
Mevleviyye
Mevleviyye
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Mevlevî silsilenâmesinde tarîkatin pîri olarak sayılmaktadır. Mevlânâ kâmil mânada âlim, sûfî ve şâirlik özelliklerine sahip bir şahsiyettir. Çocukluğunda Sultânülulemâ lakabıyla tanınan babasının yanında başladığı öğrenimini gittiği Halep ve Şam’da sürdürmüştür. Seyyid Burhâneddin Muhakkık-ı Tirmizî tarafından irşad edilmiştir. Şems-i Tebrîzî ile karşılaşması Mevlânâ’nın hayatında bir dönüm noktası oluşturur. İlâhî aşk ve vecdi terennüm eden asıl Mevlânâ bu dönemde doğmuş, önceleri aşkı takvâsında gizli iken takvâsı aşkında gizlenmiştir. Dünya şiirinin zirvelerinden Dîvân-ı Kebîr’deki şiirlerin büyük bir kısmını bu devirde söylemiş, bunu İslâm kültürünün en yaygın ve en önemli eserlerinden biri olan Mesnevî takip etmiştir.

Mevlevîliğin tarîkat kimliği, Hz. Mevlânâ’nın oğlu Sultan Veled zamanında oluşmaya başlamıştır. Sultan Veled’in, irşad makamına oğlu Ulu Ârif Çelebi’yi bırakması, tarîkatin tarihinde dönüm noktası oluşturmuştur. Bu olayın ardından Mevlevîlik, “çelebi” unvanıyla anılan Mevlânâ soyuna mensup şeyhler tarafından temsil edilmeye başlanmıştır. Konya Mevlânâ Dergâhı ve çelebilik makamı, Mevleviyye tarîkatinin idare merkezi haline getirilmiştir.

Anadolu’da öncelikle Türk beylikleri arasında yaygın olan Mevlevîlik, Osmanlı topraklarına II. Murad tarafından Edirne’de açılan (1426) mevlevîhâne ile girmiştir. İstanbul’un ilk âsitâne veya mevlevîhânesi ise (1491) II. Bayezid’in izniyle kurulan Kulekapı (Galata) Mevlevîhânesi’dir.

Mevleviyye
Mevleviyye
Mevlevîlik’te tarîkatin esası aşk, mârifet ve hizmettir. Mevlevîlik, tarih boyunca halk tabakalarından devlet adamlarına kadar toplumun her kesiminden insanların mânevî hayatı üzerinde etkili olmuş, güzel sanatlar akademisi gibi çalışan Mevlevî dergâhlarından birçok âlim, ârif ve kâmilin yanı sıra Türk kültür ve sanatının en önemli temsilcileri yetişmiştir.

Bir Mevlevî zikri olan Semâ âyin-i şerîfi sembolik olarak, kâinatın oluşumunu, insanın âlemde dirilişini, Yüce Yaratıcı’ya olan aşk ile harekete geçişini ve kulluğunu idrak edip insan-ı kâmile doğru yönelişini ifâde eder. Dervişlerin başındaki külah, mezar taşına; sırtındaki hırka, mezarına; tennuresi de kefenine işarettir. Onlar dünyadan soyunmuş, gayb âleminin aşk pervaneleridir.

Hz. Mevlânâ’nın görüşleri, hakkındaki çalışmalar ve eserlerinden yapılan tercümeler vasıtasıyla bugün dünyada geniş bir kitleyi etkilemiştir.

Ken’ân Rifâî’nin Mesnevî anlatımları, dergâh çevrelerinde muhabbet ve alaka uyandırmış, bu vesile ile oluşan olumlu tesir neticesinde Konya Mevlevîhânesi’nden Ken’ân Rifâî’ye teberrüken Mevlevî icâzeti verilmiştir. Ken’ân Rifâî ise Mevlevî icâzetini, Medîne’de bulunduğu dönemde, bizzat Hz. Peygamber’in mânâsından aldığını kaydeder.

Açık: Perşembe 09.00 – 14.00

Bebek Mah, Nef Bebeköy Sitesi, Bebeköy Sokak, 1J
Beşiktaş, İstanbul 34342

nefkrcenter@nefvakfi.org